Academia.eduAcademia.edu
AĞIR ROMAN ADLI ESERİN YERALTI EDEBİYATI BAĞLAMINDA SOSYOLOJİK AÇIDAN İNCELENMESİ Tayfur EVSEN GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ / TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ tayfurevsen1905@gmail.com ÖZET Yeraltı edebiyatı, soğuk ve kasvetli üslubuyla edebiyat sahasına bodoslama bir dalış yapmıştır. Bu edebiyatın bir ürünü olan Ağır Roman, toplumun dışına itilmiş, ötekileştirilmiş çocuklarını aynı çatı altında toplayan ve okuyucuya iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı sorgulatan bir eser olarak karşımıza çıkar. Yozlaşan toplum, anlamını yitiren değerler ve korkutucu görülen gerçekler, yaratılan karakterler üzerinden aktarılmıştır. Bu yazının amacı, Ağır Roman adlı eserin Yeraltı edebiyatı bağlamında, karakterler, mekân, dil ve üslup ile sosyolojik açıdan incelemektir. Nitel analizler ve eldeki bulgular kapsamında bu eserin dönemi sosyolojik anlamda yansıttığı, Yeraltı edebiyatı için önemli bir kaynak olduğu; olayların içerisinde yer alan karakterlerin, gündelik hayatın dil, üslup ve sorunlarından hareketle gerçekçi ve bir o kadar da rahatsız edici bir yapıya sahip olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Ağır Roman, Yeraltı Edebiyatı, Sosyoloji, Yozlaşma. YERALTI EDEBİYATI Yeraltı edebiyatı, şiddet, cinsellik, alkolizm, küfür, sıra dışılık vb. birçok unsurun toplaştığı bir edebiyat olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzerine çok nadiren çalışmalar yapılması, bu edebiyatın ne kadar aykırı ve büyük bir kesim tarafından ne kadar önemsiz görüldüğünü anlatmaya yeterdir. Kabul görmeyen bu türün kökleri Sadizm’in babası olan Marquis de Sade’ye kadar uzanırken Kapitalizm’in etkisinin artırmasıyla beraber içindekileri kusacak bir alan bulmuştur. Toplum tarafından alışılagelmiş olan ‘’iyilik’’ ve ‘’kötülük’’ kavramları ise bu edebiyatla birlikte yeniden sorgulanmış ve şekillendirilmiştir. Kötülük ve kötülüğün sempatisi okuyucuya aşılanmıştır. Günlük hayatta sıklıkla ya da nadiren görülen, toplum tarafından hoş karşılanmayan, toplumun görmek istemediği veya görmezden geldiği olayların anlatıldığı ve konu edinildiği bir edebiyattır. Bu edebiyatta konu sınırlaması yoktur. Her kesimden insanı kabullenen, anarşist bir yapıya sahiptir. Rahatsız edici gerçekliğiyle, gündelik hayatın şiddet unsurlarını okuyucusuna aktarır. Bu edebiyat için ‘’görmezden gelmek’’ diye bir durum söz konusu değildir. Dilin zincirlerini kırmaya çalışan ve geleneksel dilin ötesine geçen bu edebiyatta, gündelik dili ve sokak jargonunu kullanmaktan çekinmeyen, dönemin hayat koşullarını yansıtan bir anlayış hakimdir. Bu türün okuyucu bulmasının en büyük sebeplerinden biri de budur. Toplumca ayıplanan ve yasaklanan durumları, insanların bildiklerinden ve düşündüklerinden farklı bir noktaya taşır. Bakış açısını değiştirmeyi amaçlar. Dünya edebiyatında bir hayli temsilcisi ve okur kitlesi bulunan yeraltı edebiyatı, Türkiye’de oldukça yeni sayılır. Bu kadar geç başlanmasının sebebi olarak konuların ve özellikle de ‘’kötülük’’ kavramının İslami kalıplara ve geleneklere ters düşmesinden, gelenekçi yapının katılığından ve basım şartlarının geç oluşmasından kaynaklanmaktadır. 2 AĞIR ROMAN Ağır Roman, varoşlarda yaşayıp var olmaya çalışan insanların hayatlarını, sosyoekonomik ve sosyokültürel yapılarını, ahlaki değerlerini ve yaşayış tarzlarını anlatan bir kitaptır. Adını ağır bir roman havasından almış, kimlik arayışı içerisindeki toplumsal bir grubun sorunlarını eleştirel ve sokağın ağır diliyle işlemiştir. Toplum, kendini yer yer tüketirken bazı zamanlarda ise devletin aksayan mekanizmasının çarkları tarafından çiğnenir. ‘’Kaçan, eserlerinde simgesel bir anlatımla endüstriyel mekanizma içinde kendini ve kendilik değerlerini kaybetmiş insanların yalnızlığını, kent yaşamının bireyleri yozlaşan ve ötekileşen düzlemi içinde ele alır.’’ (Şahin, 2016, s. 11) KARAKTER İNCELEMESİ Gıli Gıli Salih: Romanın ana karakteri olarak karşımıza çıkan Salih, yaşadığı kimlik bunalımlarından sıyrılmaya çabalamakla beraber, kendini içerisinde yaşadığı topluma kanıtlamaya çalışan ve kendine has tarzıyla, yaşadığı hayal kırıklıklarının üstesinden gelen, kabadayılık hastalığına yakalanan bir karakterdir. Ailesi ve çevresi tarafından yüklenen sorumlulukların arasında yoğrularak içerisinde bulunduğu topluma karşı kendi benliğinden ödün veren sahte bir role bürünmüştür. Abisi Reco’nun kitapları, babası Berber Ali’nin öğütleri, dostu Tina’nın ihaneti, arkadaşı Tilki Orhan’ın (kendince) utanç verici homoseksüelliği, Bitirimler’in baskı ve yönlendirmeleriyle kimlik bunalımları yaşayan Salih, kendi benliğini yaratmıştır. Daha fazla dayanamayan Salih, çareyi intihar etmekte bulur. Berber Ali: Zamane kabadayılığının tozundan yutmuş baskıcı ve otoriter bir karakterdir. Çocukları Salih ve Reco’ya karşı sergilediği şiddetli tutum ve davranışlar, çocukların evden kaçmasına sebep oluşu, onu bir baba modelinden uzak tutar. Kendi arzu ve istekleri doğrultusunda oluşturduğu baba modeli, evrensel ve modern anlamda kabul görmemektedir. Çapkınlık yapabilmek için kendisine zemin hazırlaması, bu doğrultuda karısına bir daha sokağa adım atamayacak derecede korkunç hikâyeler anlatarak psikolojik baskı kurması, çocuklarının yokluğunda deliren karısına uçucu maddeler kullandırtarak kendi rahatlığını gözetmesi, Madam Eleni ile gayrimeşru bir ilişki içerisinde olması, uyuşturucu satıcılığı yapması karakteri kötü ve yozlaşmış bir kimliğe büründürür. Fakat buna rağmen yeraltı edebiyatının ‘‘kötü’’ karakter süzgecinden geçerek romanda sevilen 3 ve saygı duyulan bir karakter olarak vitrindeki yerini almıştır. Kendisine yüz verilmediğini anlayan Eleni, polislerle yatarak Berber Ali’nin toz işini polislere anlatır. Bunun sonucunda işkenceler gören Ali, delirir. Tina: Hayat kadınlığı yaparak para kazanan, Salih’in saplantılı olduğu, şoförü tarafından yüzünden jiletlenmesine ve kalıcı bir yara almasına karşın albenisini kaybetmeyen bir karakterdir. Cinsel arzularının esiri olan Tina, Salih’in yokluğunda Fil Hamit ile dost hayatı yaşar. Bu karakterin ihanetle suçlanması ironik bir durumdur. Zira hâlihazırda hayat kadınlığı yapan Tina’nın her gece sayısız erkekle birlikte olması yadırganmamıştır. İhanet olarak görülen şey, mahalledeki biriyle yani Fil Hamit ile ilişki yaşamasıdır. Tilki Orhan: Olaylar içerisinde yer alan ve Salih’in arkadaşı olan eş cinsel karakterdir. Salih başlarda bu durumu kabullenemese de sonraları alışmıştır. Gaftici Fethi ile cinsel arzularını tatmin eden Tilki Orhan, yangın sonucu kafasına aldığı kalıcı yara izlerinin etkisiyle bulunduğu yerlerde ilgi göremez, hâlihazırda bulunan cinsel arzu ve isteklerinin kıskacından kurtulamayarak Vazgeçmişler Kerhanesi’nde bulur kendini. Reco: Salih’in abisi olan Reco, romanda eğitimin aksaklığını anlatmak için kurgulanmış bir karakterdir diyebiliriz. Yaptığı çizimlerin ilgi görmemesi, üstüne üstlük yaptığı çizimler yüzünden geri zekâlılar sınıfına atılması da bu durumun bir sonucudur. Okulda hak ettiği değeri ve ilgiyi göremeyen Reco, yaptığı çizimlerin kazanç getirdiği görünce yaptığı işe dört elle sarılır ve okulla arasına mesafe koyar. Puma Zehra: Mahallenin habercisi olan eski bir konsomatristir. Kendini Kolera’nın cahil kadınlarını her anlamda eğitmeye adamış bir karakterdir. Kolera Canavarı tarafından parçalara ayrılarak katledilmiş ve cinsel organı çalınmıştır. Arap Sado: Salih’in örnek aldığı yegane kişidir. Sado, mahalleye dadanan ve haraç toplamaya çalışan kabadayılar karşısında Kolera’nın savunucusudur. Gençlerin örnek aldığı ve ilahlaştırdığı bir rol modeldir. Ölümü esnasında bıraktığı çakısıyla varisi olarak Salih’i göstermiştir. Salih, Sado’ya benzemeye çalışmıştır. Bitirimler: Salih’i yönlendiren en büyük unsurlardan biridir. Salih’in yaptığı her hareketi incelerler ve söyledikleri sözlerle baskıcı bir tutum sergilerler. Fakat bu tutum fiziksel bir tutumdan ziyade psikolojik bir baskıdır. Eleştirilerin odağı olan Salih, bu eleştirilerden kurtulmak için otoritelerin beklentilerini kendine has tarzıyla gidermeye çalışır. 4 Kolera Canavarı Taner: Tüm Kolera’ya korku salan ve işlediği cinayetlerle gündemden düşmeyen bir karakterdir. İlkokulun önünde tatlı satarak para kazanan Taner, cinayetlerinin sebebini ‘‘yavşaklar ve kevaşelerin kendi yaptığı tatlıyı beğenmemesi’’ olarak açıklasa da aslında içten içe onların birer günahkar olduğunu ve bu yüzden ölmeleri gerektiği düşüncesini taşır. Kulakları Salih tarafından kesildikten sonra Koleralılar tarafından linç edilir. Ayrıca Puma Zehra’nın cinsel organı Taner’in cebinden çıkmıştır. MEKÂN Romandaki olayların genel olarak işlendiği yer Kolera’dır. Birçok farklı etnik dinden insanın bir araya geldiği, esnafından hayat kadınına kadar değişik meslek gruplarındaki insanların yaşadığı mücadeleci ve sert bir mekândır. Burası çatışmaların olduğu yozlaşmış bir yerdir. Bu mekân üzerinden dönemi Türkiye’si eleştirilir. Ve belki de Gaftici Fethi’nin ‘’Çocuğunuzu ibne olmaktan nasıl kurtarırsınız.’’ adlı yazısı da 1980’lerde polislerin gaddarca denetimleri altında polis merkezlerinde işkence gören ve eğlence mekânlarında, kamusal alanlarda taciz edilen eşcinsellerin göz ardı edildiği döneme bir eleştiri olarak yapılmış olabilir. DİL, ÜSLUP VE KAVRAMLAR Ağır Roman, kullandığı dil, argo ve küfürlü cümleler yüzünden yazıldığı dönemde fazlasıyla eleştiri toplamıştır. Simgesel bir dil ve sokak ağzı romanın her köşesine kadar sinmiştir. Dilin zincirleri kırılmıştır. Olayların geçtiği mekânda kullanılan dil eksiksiz bir şekilde romana yansıtılmıştır. Şopar, papiklenmek, sota, konsomatris, covino, kerhane, manyelcilik, aynacılık, ibne, zarbo, pezevenk, kevaşe, elmas madeni gibi çeşitli semboller ve argo söylemler kullanılmıştır. Romanda sık sık karşılaşılan zarbo, polis memuru anlamına gelirken elmas madeni ise kadın cinsel organının sembolize edilmiş hâlidir. Romandan bir örnek: ‘’Kolera’da oturanlar akşamın olduğunu yoğurtçunun çan seslerinden anladılar. Ansızın şak diye yanan sokak lambaları, ezelden tersoların suratlarındaki hüznü silmek, lavukları mutlu etmek için rüzgârın yardımıyla yine titrek ışık oyunları yaptı. Gecenin öncülüğünü, sonuna kadar açtığı hoparlörlerden mahallenin dört 5 tarafına yayın yapan Gaftici Fethi kaptı. Elindeki yarım duble rakıyı erkekten dönme manitasının şerefine kaldırıp şova başladı.’’ (Ağır Roman, s. 11) SOSYOLOJİK AÇIDAN İNCELEME Yozlaşmış olan toplumun içinde ayıplama durumları yoktur. Müslümanların ve diğer dine mensup insanların yaşadığı Kolera’da bir genelevin bulunması da şaşırılacak bir olay değildir. Yasak aşkların fazlalığı, cinsel arzuların dillerde ve bu kadar ortalarda bulunduğu bir mekânda yozlaşmanın boyutunu tahmin etmek güç değildir. Bedenlerini ve cinsel arzularını para karşılığında pazarlayan Tina, Madam Eleni ve Puma Zehra gibi karakterler hiçbir şekilde garipsenmezler. Komşuyu dikizlemek veya gözlemek ayıp karşılanmaz. ‘’Uzay boşluğunu acemi bir kameraman gibi tarayan gözleri, beynindeki yönetmenin emriyle Kolera’nın taş binalarına doğru isteksiz isteksiz süzüldü. Balkonun karşısındaki evlerin içindeki manzarayı görünce afallayıp odaların içine zum yaptı. Şakır şukur sevişen insanları tül perdelerin gerisinden zevkle seyre daldı.’’ (Ağır Roman, s. 12) Tıbı isimli karakterin bir hayvanla cinsel münasebet yaşaması ayıplanmamış, tam tersine bir sebebe bağlanarak meşrulaştırılmıştır. Yeraltı edebiyatındaki ‘’kötülük’’ kavramının sorgulanmaya zorlanmasına bir örnek olarak gösterilebilir bir durumdur. ‘’Tıbı ancak hakiki delikanlıların edebileceği bir yemini bağırarak tüm mahalleye duyurmuştu. O günden sonra hiçbir kadına bakmayıp bütün kadınlardan nefret etmeye başlamıştı. Tıbı bundan sonraki hayatını erkeklerle konuşarak, dudaklarını boyayıp, gözüne sürme çektiği atı Şermin'le sevişerek yaşamaya karar vermişti.’’ (Ağır Roman, s. 15) Adalet sistemi eleştirilmiştir. Hırsızlık, zorbalık, şiddet vb. olaylar basit durumlar kapsamında değerlendirilmiştir. İnsanlar, polislerin kendilerine güvenmeyeceklerini ve gerekeni yapmayacaklarını düşünerekten çoğu kez kendi adalet anlayışlarını yansıtmışlardır. Çocukların öğretmenleri öldürüldüğü zaman, çocuklarını teselli etmek isteyen ailelere saldırılması ve birkaç velinin konuyla bağlantılı olduğu düşünülerek tutuklanması da buna örnektir. Berber Ali’nin yakaladığı hırsızları polise teslim etmesi ve aynı günün sabahında hırsızların salıverilmesini de örneklerimiz arasında gösterebiliriz. 6 ‘’Yeniden uykuya dalındığında, kara şoparlar karakolun arka kapısından güle oynaya çıkıp nöbetçi eczaneyi soymaya gittiler. Gece, denizden gelen uğultular, at kişnemeleri, kriz geçirip kendini jiletleyen morfinmanların çığlıkları sabaha ilerledi.’’ (Ağır Roman, s. 16) Düzenbaz ve çıkarcı softalar da kitabın içerisinde sık sık yer bulur. Kendi çıkarlarını kötülükten saymazlar ve çıkarlarıyla ters düşen her şeyi lanetlemeyi de ihmal etmezler. Müslüman olmayanlara yaptıkları kötü muamele ve eziyetleri kötülükten saymazlar. ‘’Din elden gidiyor.’’ kurgusunu her defasında mahalleye yaymaya çalışmaktadırlar. Televizyonu batının şeytani bir icadı olarak görürler ve onlara göre bu, İslami geleneğin dışında bir yeniliktir. ‘’Müşteriler çoğalınca Fethi ara sokağa bir perde çekip Televizi seyretmek isteyenleri biletle içeri almaya başladı. Softalar Gaftici'nin getirdiği bu alete ‘Şeytan Kutusu’ dediler.’’ (Ağır Roman, s. 37) Din savunuculuğu yapan bu softalar, roman içerisinde çok ironik bir şekilde okuyucuya sunulmuşlardır. ‘’Fethi, yardım almak için softaların yanına yaklaştı. Kafa kafaya verip "Nasıl etsek de caminin minaresindeki altın kaplama yıldızı bir sahtesiyle değiştirsek," diye plan programa dalmış olan softalar, ‘Defol pis hırsız!’ diyerek Gaftici'yi aşağıladılar.’’ (Ağır Roman, s. 17) Gaftici Fethi’nin kafayı sıyırdıktan ve çocuk aklına sahip olduğu duruma geldikten sonra kendisine karşı değişen toplumun tutumu da yitirilen toplum ahlakının örneklerindendir. Giderleri Salih tarafından karşılanacağının garantisini alan manavların, ağız birliği ederek en taze ve pahalı olan muzları Fethi’nin eline sıkıştırmaları da göz ardı edilemez bir olaydır. Berber Ali’nin karısını ve çocuklarını dövmesi, Madam Eleni ile dost hayatı yaşaması, evden kaçan çocukları üzerinde durmayarak gidişlerini umursamaması, çocuklarının yokluğu karşısında ezilen karısını uslu bir şekilde durması için uyuşturucu vererek evcilleştirmesi, bozulan aile yapısının ciddiye alınmadığını gösterir. Normal gösterilen bir başka durum ise Nekrofili’dir. Hastalık boyutuna varan bu sapkınlık, romanın kurgusu içerisinde çok doğal karşılanmıştır. Ahlaki çöküntünün önde gelen örneklerinden olan bu durum, toplumsal yozlaşmanın ve cinsel 7 sapkınlığın ne denli tehlikeli boyutlara ulaştığını çok açık bir biçimde göstermektedir. Bu sapkınlığa düşenler ise mahallenin gençleridir. Gece daha ceset soğumadan mezarın başında Kolera'nın azgın gençleri derin nefesler alarak turlamaya başladılar. Mahalleli hicranlı bir uykudayken, mezarı tırnaklarıyla köstebek gibi kazıp mitrayı dışarı çıkardılar. Ölü mitranın üzerindeki kefeni özenle ve korkusuzca çıkarıp yere çarşaf yaptılar. Dört kafadar sabahın ilk ışıkları çıkana kadar mitrayla önlü arkalı, sağlı sollu seviştiler. Mitra bir ara gözlerini açıp "Aslanlarım benim size helal olsun," deyip tekrar gözlerini kapattı. Azgın gençler sabah postasını da atıp mezarı kapattılar. (Ağır Roman, s. 59) Salih’in çareyi maddede araması ve dayanamayıp intihar etmesi ise toplumsal yıkımın bir yansımasıdır. Edindiği yeni kimliğe yabancılaşan ve ailesinden, geleneklerinden, değerlerinden uzaklaştığını düşünen Salih, yaşadığı başarısız aşkın ve yalnızlığın etkisiyle intiharı bir kaçış noktası, yeni hayat için yeni bir kimlik arayışı olarak görür. SONUÇ Ağır Roman, dönemin siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal özelliklerini yansıtmada önemli bir yapıt hâline gelmiştir. İçerdiği sokak jargonu ve anlattığı olaylarla Türkiye’de yeraltı edebiyatı bazında okunmaya değer bir eserdir. Okuyucuya, bildiği gerçekleri kendine has tarzıyla hatırlatması bakımından oldukça rahatsız edicidir. Bu rahatsız ediş, yeraltı edebiyatının bir sonucudur. Okuyucu farklı düşündürülmeye sevk ettirilmiş, geleneksel tabular yıkılmıştır. Toplumun aksayan ve yozlaşan yönleri Koleralılar üzerinden işlenmiştir. Yaşanılan toplumdaki gençlerin yaşayışlarını ve ideallerini, bozulan aile yapısını, madde bağımlılığını, homofobikliği, düzensizliği, adaletin aksaklığını, eğitimin yetersizliğini ve eğitimcinin vasıfsızlığını argonun ve küfrün yoğunlukta olduğu bir dille aktarmaya çalışmıştır. Kullandığı dil ve üslup yüzünden eleştirilere maruz kalsa da cesur anlatımıyla kendinden sonraki yazarlara ilham olan bir kaynaktır. 8 KAYNAKÇA (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 11). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 12). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 15). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 16). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 37). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 17). Everest Yayınları. (2012). M. Kaçan, Ağır Roman (s. 59). Everest Yayınları. Şahin, V. (2016). Sosyolojik Açıdan Ağır Hayatın ''Ağır Roman''ı ve Metin Kaçan. Mecmua Uluslarası Sosyal Bilimler Dergisi(2), 11. 9